TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ (TCR) PEKİ EŞİT MİYİZ?

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ (TCR) PEKİ EŞİT MİYİZ?

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ (TCR) PEKİ EŞİT MİYİZ?

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
    Toplumlar konumlarına, geçmişten getirdikleri geleneklere göre kendilerine has bazı normlara sahiptirler. Bu normlar evrensel etik değerlerden gelip her yerde geçerli olabileceği gibi ülkelere, şehirlere hatta ilçelere göre de farklılık gösterebilmektedir. Örneğin Türkiye’de yemekler, şiveler, giyim tarzları her bölgede farklılık gösterir ve bu durum onların kültürünü yansıtır. Aynı zamanda ideolojiler de daha değişken olmakla beraber bulunulan toplumdan ve kültürden etkilenen bir olgudur. Toplum farklılıklara da sahip olmakla birlikte, belli bir sınırı çizilebilen ve bu sınırın içinde genellemeler yapılan bir olgudur. Bunu açıklamamızın sebebi de toplumumuzun belki de kanayan yarası olan ve son zamanlarda Barbie filmi ile birlikte tekrar canlanan toplumsal cinsiyet eşitliği konusunun, her ne kadar çoğu birey için sosyal eşitliğin varlığı söz konusu olsa da erişmeye çalıştığı eşitlik konusuna erişememiş olmasıdır.
    Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı ile açıklanmak istenen, toplumda yer alan bireylerin kadın veya erkek olması sebebiyle bir avantaja ya da bir dezavantaja sahip olmaması ve sosyal anlamda eşit haklara, kısıtlanamaz özgürlüğe sahip olması demektir. Toplumsal cinsiyet eşitliği, feminizm gibi kavramlar her ne kadar günlük dilde kadınları üstün kılmaya çalışıyor gibi anlaşılsa da erkeklerin de hak ve özgürlüklerini kapsayan ve amacı kadın üstünlüğü değil eşitlik olan bir kavramdır. 
    Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını örneklerle besleyecek olursak; bir kadının kırılgan, narin, iş bitiremez, nispeten başarısız olduğunun düşünülmesi ve bir erkeğin sert, güçlü, lider, üstün olduğunun düşünülmesi toplumun onlara yüklediği cinsiyet rollerinden kaynaklanmaktadır. Kadın annedir çocuk bakar, erkek güçlüdür çalışıp para getirir, kadından patron olmaz, erkekler ağlamaz gibi kesin yargılar içeren ve bireyleri belli rol kalıplarına sokan cümleler de yine eşitliği sağlamayan rollere örnektir. Bu durumu bir psikolojik danışman gözüyle değerlendirdiğimizde; erkekler ağlamaz derken onların duygularını yaşama özgürlüğünü kısıtlıyoruz, kadınlar çocuk bakmalıdır derken onların çalışma ve başarma hakkını kısıtlıyoruz. Elbette ki herkes bu rolleri benimseyip hayatına bu şekilde devam etmiyor fakat toplumun yüklediği bu normlar ve baskı onlarda suçluluk hissini doğurabiliyor. Aslında bu kadar küçük gözüken bu konu bireylerin davranış, duygudurum veya kişilik bozuklukları yaşamasına sebep olabiliyor. Her ne kadar bir kültür gibi bu eşitsizlik anlayışı ve roller bugünlere gelmiş olsa da bu eşitsizliği fark edip değişip gelişmemiz gereken bir dönemdeyiz. Bu süreç kimi bireyler için zorlu gelebileceğinden veya bu konuda rahatsızlık hissedilebileceğinden terapi hizmeti almak gerekebilir. 
    Toplumsal cinsiyet eşitliği ve Barbi Filmi 

Toplumsal cinsiyet rolleri ve toplumun cinsiyet algısı konuları ülkemizde çokça gündeme gelen konulardır. 2023’te vizyona giren Barbie filmi de aslında tekrar tartışılmasına yol açmış oldu. Barbie yalnızca çizgi film veya oyuncak figürü olarak değil; aynı zamanda yeni bir olgu yaratarak zihinlerde yer eden bir kavram oldu. Barbie’nin yaratmış olduğu; kadınlar zayıf ve sarışın olmalı, pembe giymeli, şirin olmalı, küçük burunlu, ince kaşlı, kırılgan olmalı algısı global çapta bir Barbie sendromu yaşanmasına sebep olmuştu. Toplumda yer alan yerleşik algıları belki de daha da pekiştiren bir figür olduğunu söylemek mümkün olabilir. Ardından yapılan protestolarla hem farklı beden imajlarında barbieler üretildi hem de meslek sahibi Barbie serisi çıkarıldı. Bu bir şeyleri değiştirdi veya değiştirmedi tartışılır fakat hem bu yazıyı okuyan gençler hem çocuk yetiştiren ebeveynler ve hatta meslektaşlarımız psikolojik danışmanlar ve psikologlar için de göz ardı edilmemesi gereken bir noktadır belki de son zamanlarda yeniden Barbie imajının benimseniyor olması. 
    Her bireyin biricik olduğunu çoğu terapi ekolü ve terapist kabul eder. Elbette ki her birey biricik ve özeldir. Hayatımıza giren filmler elbette bizi etkileyebilir. Burada önemli olan ve kaçırmamamız gereken konu cinsiyetimiz sebebiyle zorunda olduğumuz hiçbir şey yoktur. Kadınlar pembe değildir; erkeklerin mavi olmadığı gibi. Ventus Eğitim Danışmanlık ekibi olarak şirketlere eşitlikçi anlaayışın yaygınlaştırılmasında, kazandırılmasında eğitimler, seminerler vererek değişimin başlamasına katkıda bulunmaktayız. Çünkü biliyoruz ki bireyler değişirse aileler aileler değişirse toplum değişir. Biriz ve eşitiz.!