HASET VE KISKANÇLIK

HASET VE KISKANÇLIK

HASET VE KISKANÇLIK
  • Pınar EZGİN
  • 5 Şubat 2024
  • 21

MELANIE KLEIN BAKIŞ AÇISIYLA HASET VE KISKANÇLIK KAVRAMLARI

Klein, “nesne ilişkileri” okulunun kurucusudur ve Freud’dan sonra psikanaliz tarihinde en etkili olmuş kuramcılar arasında yer alır.

Haset Kavramı

Klein’a göre “haset” arzulanan bir nesnenin başka birine ait olduğu ve bize değil de ona haz verdiği inancının yol açtığı kızgın bir duygudur. Hasetli itki o istenen şeyi sahibinden çekip almaya ya da bozmaya kirletmeye yönelir. Haset öznenin sadece bir kişiyle olan ilişkisiyle ilgilidir ve temeli de anneyle o herkesi dışlayan en eski ilişkisine dayanır.

Kıskançlık Kavramı

Kıskançlık ise hasete dayanır ama öznenin iki kişili ilişki içinde olması gerektirir.

Kıskançlığa gösterilen genel tavır, hasete gösterilenden farklıdır. Hasette zarar verme mevcuttur. Kıskaçlıkta ise sevilen nesneye zarar verilmez. Hasetli insanın haseti kendi içinden kaynaklanır. Her zaman yönelecek bir nesne bulur.

Nesne İlişkileri Kuramında Haset ve Kıskançlık

Haset duyulan ilk nesne memedir. Memeden yoksun kalmak, bebeğin iyi ve yeterli beslenmemesi bebekte yıkıcı bir duygu olan haseti ortaya çıkarır. Meme; iyi memeyle ilişkili sütü, şefkati kendine saklıyor, dolayısıyla kötüleşiyordur. Böylece bebek, haset ve nefret duygularını kötü ve pinti olarak gördüğü memeye yöneltir.

Sütün cömertçe akması da hasete yol açar. Bu kadar büyük bir armağan bebeğe hiç ulaşamayacağı bir şey olarak görünüyordur.

Bu ilkel haset aktarım durumunda canlanabilir. Terapist yaptığı yorumla hastayı rahatlatır, ümit ve güven verir. Bazı hastalarda bu yararlı yorum, yıkıcı eleştirilerin hedefi olur. Hasetli danışan terapistin başarısını kıskanır.

Danışan terapistinin yardımının kendi hasetli eleştirileriyle bozulup değersizleştiğini hissederse terapisti iyi bir nesne olarak yeterince içe yansıtamaz. Yorumlarına inanması ve özümlemesi mümkün değildir. Hasetli hasta verilen yardımı değersizleştirdiği için suçluluk da duyabilir.

Bazı insanlar aşırı hasetten kaynaklanan iyi nesne edinme yetersizlikleriyle başa çıkmak için nesneyi idealleştirme yoluna saparlar. Bu durum oldukça kırılgandır çünkü iyi nesneye duyulan haset, idealleştirilmiş nesneye de yönelir. İlksel iyi nesneyi güvenli bir biçimde kuramamış olan insanların romantik ve arkadaşlık ilişkilerinde sürekli bir idealleştirme ihtiyacı görülür.

Hasete karşı kullanılan savunma mekanizması pek çok zaman nesnenin değersizleştirilmesi şeklini alır. Değersizleştirilen nesne, haset duyulacak bir nesne olmaktan da çıkar. Bu teknik kısa bir sürede idealleştirilmiş nesneye de uygulanır. Bu nesne değersizleştirilir ve böylece artık idealleştirilmesi de imkansızlaşır.

Onarım yapma arzusu ve haset duyulan nesneye yardım etme ihtiyacı hasete karşı koyma yolunda önemli araçlardır.

Melanie Klein, Odipus Karmaşasını da iyi meme ve kötü meme kavramları üzerinden açıklamıştır. M. Klein’a göre baba, annenin memesiyle bebeği mahrum bırakan düşmanca bir nesnedir ve hasetin kaynağı durumundadır. Bebekte hissedilen bu duygu, anneden babaya ve diğer kardeşlere olan şüphe nedeniyle öfke duygusunu oluşturur.

Öfke bazen temel nesne olan anneden babaya ve kardeşlere yönelebilir ve bu durum daha az suçluluk duygusuyla sonuçlanır. Bu durum da kıskançlığa sebep olur ve kıskançlık, rakiplere yönelik yıkıcı duyguları içerir. Böylece kıskançlık duygusu, haset duygusunun gelişiminden sonra ortaya çıkar.