Antisosyal Kişilik Bozukluğu

Antisosyal Kişilik Bozukluğu

Antisosyal Kişilik Bozukluğu

Antisosyal Kişilik Bozukluğu

Antisosyal kişilik bozukluğu, başkalarının haklarına karşı yaygın bir saygısız davranışlar, empati yoksunluğu, başkalarının haklarını ihlal etme, tekrarlayan suçlarla birlikte pişmanlık duymamama, sorumsuz davranışlar sergileme gibi belirtiler ile karakterize bir patolojidir. Bu bozukluğa sahip olan bireyler; saldırgan, du¨rtu¨sel ve şefkatsız özellikleriyle ayırt edilir. DSM-V'e göre B kümesi kişilik bozukluklarının içinde yer alır.

DSM-5 gore aşağıdakilerden üçü ya da daha fazlası 15 yasından beri süregelmelidir.

  • Tutuklanmasına yol açan yineleyici eylemlerde bulunmakla belirli olmak üzere yasal yükümlülüklere uymama.
  • Sık sık yalan söyleme, takma adlar kullanma ya da kişisel çıkarı ya da zevki için başkalarını dolandırma ve belirli sahtekarlık.
  • Dürtüşellik ya da geleceğini tasarlamama.
  • Sık sık kavga dövüşlere katılma ya da başkalarının hakkına el uzatma ile belirli olmak üzere sınırlılık ve saldırganlık.
  • Kendisinin ya da başkalarının güvenliğini umursamama
  • Sürekli bir işinin olmaması ya da parasal yükümlülükleri yerine getirmeme ile belirli, sürekli bir sorumsuzluk.
  • Başkasını incitmesi, başkasına kötü davranmasıyla da başkasından çalması durumunda aldırmazlık gösterme ya da yaptıklarına kendince bir kılıf uydurma ile belirli olmak üzere vicdan azabı çekmeme.

Sürekli olarak diğerlerinin haklarına yönelik umursamazlık ve saldırı mevcuttur. Yakın ilişkilerine sömürücü ve sorumsuzdurlar. Ebeveyn ve çalışan olarak da sorumsuzluk sergilerler. Empati eksikliği, başkalarının acılarına duygusuz, alaycı ve aşağılayıcı şekilde tepki verme, kibirli bir öz değerlendirme ve çekici bir hitabetleri vardır. Psikopatı, sosyopatı ve dışsosyal kişilik bozukluğu olarak da anılır (Kay ve Taşman 2006) farklı belirtiler olarak; yangın çıkarma, başkalarını cinsel ilişkiye zorlama, insan ve hayvanlara zalimce davranma, yaptıklarından pişmanlık ya da suçluluk duymama, düzenli olarak bir işte çalışmakta ve parasal sorumluluk üstlenmekte güçlük çekme (Geçtan, 1993) gibi belirtiler de gözlenmektedir. Bir işi sürekli götürememe, sık sık tutuklanma, borçlarını ödememe ya da çocuklarına bakmamak, geleceği düşünmeme, bir yıldan daha uzun süreli tek eşli ilişkiyi sürdürememe, vicdan azabı çekmeme gibi özelliklerle belirli sorumsuz ve antisosyal davranış örüntüsü görülür (Journal of Forensiç Sciences, 1988). Seçkisiz cinsel ilişkiler, çokeşlilik, şüphecilik, küçümseme ve övünme bazı ilişkili özelliklerdir. (Svrakıç ve Cloninger 2007).

Antisosyal kişilik bozukluğunda, üst benlik gelişmemiştir, dürtüşel doyum, haz ilkesi her şeyin üstündedir, genellikle suçluluk duymazlar, pişmanlıkları olsa bile yüzeysel ve geçicidir. Dıştan gelen engel ve yargılara aldırmazlar, kendilerini haklı çıkarmak için akla uygunlaştırma (rasyonalizasyon) ve açting out (kişinin, çatışma veya stresle duygu veya düşünce yoluyla değil de eylem yoluyla başa çıkma yöntemi) savunma düzeneğini fazla kullanırlar (Doksat, 2008; Öztürk ve Ulusahin, 2008).

Yapılan araştırmalar, duygusal açıdan incelendiğinde antisosyal bireylerde öfke duygusunun (içe-dönük, dışa-dönük ve sürekli öfke) daha egemen bir görüntü sergilediğini (Türkçapar, Güriz, Özel, Işık ve Örsel, 2004; Türkçapar, 2002; Moeller & Dougherty, 2001) ve antisosyal bireylerin duygusal yaşantılarının son derece kısıtlı, yüzeysel ve durağan olduğunu (Habel, Kuhn, Salloum, Devos & Scheneider, 2002) göstermektedir.

Antisosyal kişilik bozukluğunun genetik mi yoksa çevresel etkenlerden dolayı mı olduğu tartışmalı bir durumdur. Genetik etmenlerin daha etkili olduğu yapılan çalışmalarda önemli hale gelmeye başlamıştır. Birçok çalışmada antisosyal kişilik bozukluğuna sahip bireylerin birinci dereceden akrabalık ilişkilerinde antisosyal kişilik bozukluğu saptanmıştır. Yapılan diğer araştırmalarda; 8 yasından itibaren boylamsal olarak izlenen deneklerde suçlu anne-baba, kalabalık aile, düşük zekâ düzeyine sahip anne-baba ve olumsuz anne-baba tutumları (Farrington, 2000): alkol ya da madde bağımlısı baba (Moss, Baron, Hardie & Vanyükov, 2001): çocukluk döneminde anneden fiziksel şiddet görme (Straus & Mouradian, 1998) gibi değişkenlerin yetişkin yaşamda antisosyal kişiliğin gelişmesinde önemli rol oynadığı rapor edilmektedir. Evlat edinme c¸alış¸maları, ASKB ve madde kullanımı olan biyolojik ebeveynlerin evlat edinilmiş¸ c¸öcuklannda normalden daha yu¨ksek ve yaygın bir antisosyal davranış¸ sergi- lendig?ini onaya ç¸ikarmış¸tır (Çadoret, Yates, Troughton ve ark., 1995; Ge, Conger, Çadoret ve ark., 1996).

Antisosyal Kişilik Bozukluğunun Nedenleri

Antisosyal kişilik bozukluğunun oluş nedenleri üzerine yapılan biyolojik araştırmalarda; frontal ve prefrontal lobda gözlenen disfonksiyon (Dinn & Haris, 2000; Raine, 2002): yüksek düzeyde testesteron (Ramirez, 2003; Aromaki, Lindman, Eriksson, 1999) ve düşük düzeyde serotonin 5-hidroksi triptamın hormonu (Lesh & Merschndorf, 2000) ile antisosyal kişilik bozukluğu arasında anlamlı bir ilişki bulunduğu rapor edilmektedir.

Antisosyal Kişilik Bozukluğu, kadınlara oranla erkeklerde daha sık rastlanmaktadır. Erkeklerde görülme şıklığı (%3) kadınlara göre (%1) üç kat daha fazladır. Sosyoekonomik düzeyi düşük gruplarda daha sıktır; genellikle çocukluk ya da ergenlik döneminde konan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ve davranım bozukluğu tanıları antisosyal kişiliğe yatkınlık oluşturur (Sadock ve Sadock 2009). Bunlar arasında en yaygın eş¸tanı bozukluğ?u, madde bağ?imlilig?idir (Newman, Moffitt, Caspı ve ark, 1998). Hu¨ku¨m giymiş¸ suçluların yaklaş¸ik do¨rtte u¨c¸u¨, Antisosyal Kişilik Bozukluğu tanı kriterlerini karşılar.

Tedavi

Antisosyal kişilik bozukluğu olan bireyler tedavi olmak için yardım istedikleri nadiren görülür. Genel olarak çevre yönlendirmesi veya baskısı sonucu psikoterapiden faydalanırlar. Tedavi süreçleri tamamen iyileşme için çoğu zaman kesin sonuç doğurmayabilir. Bu süreçte istikrar sağlanması gereken bir dönemdir. Bu durum, bu kişiler için zorlayıcı olabilmektedir. Fakat, belirtilerin şiddeti ve zarar verici durumların şiddetini azaltmak mümkündür. İlaç tedavisi ya da psikoterapi, bu bozukluğa sahip bireylerin davranışlarını kontrol etmede yarar sağlayabilir. Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişilerin aile üyeleriyle de çalışmak bir diğer önemli noktadır. Hem kişinin aile yapısını yakından tanıyabilmek hem de aile üyelerini bilinçlendirmek, destekte bulunmak konusunda önemli bir yere sahiptir.Antisosyal kişilik bozukluğunun tedavisinde temel olarak bilişsel davranış terapi uygulanabilir. 

Antisosyal kişilik bozukluğunun tedavisinde temel olarak bilişsel davranış terapi uygulanabilir.

  • Beyindeki serotonin seviyesini düzenleyebilen sertralın ve fluoksetin gibi antidepresanlar,
  • Şiddet içeren davranışları veyahut saldırganlıkları kontrol altına alabilen ripseridon ve ketiapın gibi antipsikotikler ,
  • Şiddet içeren davranışları veyahut saldırganlıkları kontrol altına alabilen ripseridon ve ketiapın gibi antipsikotikler ,

KAYNAKÇA

Antisosyal Kişilik Bozukluğu Tanısı Almış ve Almamış Olan Bireylerin Duygusal Zeka Düzeyleri Açısından İncelenmesi- Mehmet E. Sardoğan* , Cananı Kaygusuz** Ege Eğitim Dergisi 2006 (7) 1: 85–102 • Doç. Dr. Özer Kendi* - Uz. Psikolog Atlas Bögenç Yrd. Doç. Dr. Yaşar Bilge - Yrd. Doç. Dr. Kemalettin Acar Prof. Dr. İbrahim Tunalı* İKİ ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU VAKASININ ADLİ TIP YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ • Rufeyde SÖNMEZSOY*, Otomatik Portakal Filmi ve Kitabının Antisosyal Kişilik Bozukluğu Açısından İncelenmesi, AYNA Klinik Psikoloji Dergisi 2016, 3(3), 26-35 • Nilay KONDÜZ, DSM-5'E GÖRE KGgGLGK BOZUKLUĞU TANISI ALAN HASTALARIN KGgGLER ARASI GğLEVSELLGKTE YETERSGZLĞK DÜZEYLERi, T.C. ADNAN MENDERES UNĞVERSGTESG SAĞLIK BGLGMLER ENSTGTUSU PSGKGYATRG ANABGLGM DALI KPJ-YL–2015-0006